OSMANLI YAHUD�LER�
Cahiliye Toplumunda Y�NET�C� KARAKTER�
S�per G��l� Malzeme Elde Etme Yolunda Yeni Aray��lar: �r�mcek Ipe�i �reten Ke�iler

Etraf�n�zdaki Her�ey Gibi Asl�nda Siz de Molek�llerden Olu�uyorsunuz!
D�nyay� Kana Bulayan iki Siyasi G�c�n Benzerlikleri S�YON�ZM ve HA�LILAR
Bilimin Rotasi Do�ru �izilmelidir
DO�A ve TEKNOLOJ�

Kuran'da Kadina Verilen �nem
Kibris'ta D�n�m Noktasi
Atomdaki Tasar�m�n A�t��� Yeni Ufuk: �letken Plastikler
Ka��n�lmaz Ger�ekler Ya�l�l�k ve �l�m

www.harunyahya.org

Ara�t�rma'dan



Etraf�n�zdaki Her�ey Gibi Asl�nda Siz de Molek�llerden Olu�uyorsunuz!



D�nya �zerindeki say�s�z �e�itlilikteki canl� ve cans�z varl�k molek�llerden olu�ur. Molek�ller ise atomlar�n birbirlerine elektronlar�n� vererek ola�an�st� bir ortakl�k kurmas� ile olu�urlar. Bu g�zle g�r�lmeyen hareketin sonu�lar� ise g�z kama�t�r�c�d�r: Gezegenler, insanlar, �rmaklar, ye�il ormanlar, ceylanlar, tren yollar�, televizyonlar, koltuklar papatyalar, elmalar� Yine bu ola�an�st� ortakl�k sayesinde pek �ok insana gayet normal gelen ancak ger�ekte hepsi birer mucize olan koklama, tad alma, dokunma gibi olaylar ger�ekle�mektedir.

Molek�lleri "Koklar�z"
Bir g�l� koklad���m�zda bize ula�an �ey, g�le ait koku molek�lleridir. Burunda koku almaya yarayan sistem de dildekine benzerdir. Molek�ller, kendileri i�in belirlenmi� bo�luklara yerle�irler; buradaki proteinler ile kimyasal ba� kurarlar ve "koku" alg�s�n�n olu�aca�� �ekilde beyne iletilirler. Burundaki "nasal epitelyum" ad� verilen hassas bir zar �zerinde birbirinden farkl� kokular� hissederiz. Burada 50 milyon kadar sinir h�cresi bulunmaktad�r. Her bir sinir h�cresi pek �ok protein i�erir. Bu proteinler, koku molek�llerinin uyum g�sterebilece�i �ekilde �e�itli geometrik �ekillere sahiptirler. Bir koku molek�l�, �ekli uydu�u s�rece oradaki protein molek�llerinden birine tutunabilir. B�ylelikle bu b�lgede bir kutupla�ma meydana gelir. Bu kutupla�ma bir elektrik enerjisi meydana getirir ve alg�lanan kokunun elektrik sinyalleri aln�n hemen alt�ndaki koku alma alan�na ula��r. (https://www.newton.dep.anl. gov/newton/askaci/1993/biology/bio045.htm)
Burada farkl� h�crelerden gelen bilgiler de�erlendirilir ve �e�itli beyin yap�lar�na g�nderilerek, "koku"nun nas�l ve neye ait oldu�u belirlenir. (Harun Yahya, Atom Mucizesi)
Beyne gidecek bir sinyalin ba�lamas� i�in molek�l�n yaln�zca bir par�as�n�n belirlenen alana rahat�a uymas� yeterlidir. Bu, daha �nce tat alg�s�nda g�rd���m�z tarzda bir anahtar-kilit sistemidir. Alg�n�n ger�ekle�ebilmesi i�in iki �eklin birbirlerine tam olarak uyum g�stermesi, yani anahtar�n kilide uymas� ve bu iki molek�l�n birbirlerine kenetlenmeleri gerekmektedir. E�er molek�l b�k�lgense birden fazla alana uyabilir. Bu durumda karma��k bir durum meydana gelir ve kokular� birbirine benzetebilir veya ayn� anda tek bir koku ile birden fazla nesnenin zihnimizde belirmesini sa�layabiliriz. �rne�in burnumuza gelen bir �i�ek kokusudur, ama biz onu ayn� zamanda bir parf�me veya bir meyveye benzetebiliriz.
Kokunun alg�lanabilmesi i�in koku molek�llerinin u�ucu ve suda ��z�nebilir olmalar� gerekmektedir. U�ucu olmalar� koku epitelyumuna ula�abilmeleri i�in gereklidir. Molek�llerin ��z�nebilir olmalar� da proteinlerin ve koku epitelyumundaki h�crelerin ��kard��� s�v� olan mukusta ��z�nmeleri i�in �nemlidir. Ancak e�er molek�l mukus i�inde ��z�nemezse, bu durumda mukustaki organik molek�ller ��z�nemeyen molek�lleri su vas�tas�yla �zel olarak g�revlendirilmi� ba�ka b�lgelere ula�t�r�rlar. Molek�ller burada ilgili protein ile birle�ebilirler. (P. W. Atkins, Molecules, A Division of HPHLP New York, 1987, sf.124)
B�ylelikle ayn� koku hissi olu�ur. Yani bir ba�ka deyi�le koku molek�llerinin suda erimeme ihtimallerine kar�� da �zel bir tedbir al�nm��t�r. Beyin, �u veya bu �ekilde gelen koku molek�l�n� mutlaka alg�lamaktad�r. Kokular�n birbirlerinden "farkl�" olmalar�, biraz �nce belirtti�imiz gibi esans� olu�turan koku molek�llerinin �ekilleri ve bunlar�n ba�land��� proteinlerin yap�lar� ile ilgilidir. Bir g�l� koklad���n�zda burnunuzda molek�llerle proteinlerin birbirine uyum g�sterdiklerinin ve kimyasal bir faaliyet i�inde olduklar�n�n fark�nda bile de�ilsinizdir. Oysa g�lden size koku olarak ula�an �ey her zaman ayn�d�r ve ayn� tip proteinlerle ba�lant� kurar. ��te bu nedenle g�rmeseniz de, dokunmasan�z da, kokusunu duydu�unuz anda onun "g�l" oldu�unu hemen anlayabilirsiniz. Hi�bir zaman g�lden gelen kokular, burnunuzdaki farkl� bir proteine ba�lanmaz ve sizde "�ilek" hissi uyand�rmaz. B�yle bir yan�lg�ya bir an bile d��mezsiniz. ��nk� bu molek�ler yap� ger�ekten de kusursuz bir sistemle i�lemektedir. Buradaki kusursuz sistem sayesinde sadece iki koku aras�ndaki fark� de�il, yery�z�nde bulunan, tan�y�p tan�mad���m�z birbirinden farkl� say�s�z koku molek�l�n� birbirinden ay�rt edebiliriz.

"Yap��t�ran" Molek�ller
Vazonuzun bir par�as� k�r�ld���nda, k�r�lan par�a ile vazonun k�r�k b�l�m�n�n birbirine yakla�mas�yla birlikte molek�ler bir �ekim olu�ur. Normal �artlarda, molek�llerin birbirlerine yakla�mas�ndan kaynaklanan ve "Van Der Waals" kuvveti denilen �ekimin bir sonucu olarak iki par�an�n birbirlerine yap��malar� gerekmektedir. Bu kuvvet, kar�� kar��ya gelerek yak�nla�an bu atomlar�n kar��t kutuplar� aras�ndaki �ekim g�c�nden olu�maktad�r. Tek tek d���n�ld���nde bu �ekim kuvveti olduk�a zay�ft�r. Ancak say�s�z atom aras�nda olu�an bu �ekim kuvvetleri birle�erek, yap��t�rma g�c�n� meydana getirirler.
B�t�n bu bilgiler kar��s�nda, bir vazonun par�as� k�r�ld���nda, bu par�ay� sadece k�r�lan yere yakla�t�rmam�z�n yeterli oldu�unu d���nebiliriz. Atomlar aras�nda olu�acak olan y�ksek �ekim, bu iki maddeyi birbirine iyice s�k��t�rmam�z� sa�layamaz m�?
Genellikle sa�layamaz. Yakla�t�rma yoluyla hi�bir zaman par�alar� birbirine tutturamay�z. Nedeni ise iki cismin y�zey molek�lleri aras�ndaki uzakl���n birka� angstromu ge�memesi gerekti�idir. Van Der Waals kuvvetleri ancak o zaman etkili olabilmektedir. 1 Angstrom ise 1 metrenin yaln�zca 10 milyarda biri kadard�r. Oysa, y�zeyi p�r�zs�z olarak d���n�len bir cismin bile y�zeyinde 400 angstromluk tepeler vard�r. Bu durumda y�zeyler birbirinin ayn�s� olsa da, en p�r�zs�z maddede bile molek�ller aras�nda yeterli yak�nl�k sa�lanamaz.
Yap��t�r�c�n�n var olmas�ndaki en b�y�k s�r da burada ortaya ��kar. Yap��t�r�c�n�n molek�ler �zelli�i, her iki y�zeyde bulunan molek�ller aras�nda bir ba� olu�turmas� ve onlar� bu sayede birarada tutmas�d�r. �zellikle s�v� halde olan bu madde, k�r�lan par�ada Van Der Waals kuvvetinin olu�abilmesi i�in yeterli yak�nl��� sa�lar. Bu yak�nl�k sa�land���nda ortaya ��kan g�� son derece fazlad�r, vazonun yap��an par�as�n� kimi zaman tekrar o b�lgeden ay�rman�z m�mk�n olmaz.



Molek�llerin "Tad�n�" Al�r�z
Bir elmay� �s�rd���m�zda ald���m�z tat tan�d�kt�r. G�rmesek bile yedi�imiz �eyin "elma" oldu�unu anlar�z. ��nk� dilimizin �zerinde yakla��k 9000 tane tat noktas� bulunmaktad�r. Bunlar 50 ya da 100 ayr� grup halinde birbirine uyum sa�lam�� epitel h�creleridir ve az say�da sinir u�lar�na sahiptirler. Bu a��dan tat alma duyusu koku alma duyusundan farkl�d�r, ��nk� koku alma duyusunda al�c�lar ayn� zamanda sinir u�lar�d�r. Kendi aralar�nda grupla�an tat alma h�creleri ise farkl� i�levlere sahip olurlar. Dilin bir b�l�m� "tatl�y�" alg�lamakla g�revlendirilmi�ken, di�er b�l�m� "ac�y�", bir ba�ka b�l�m� "ek�iyi", di�eri ise "tuzluyu" alg�lama sorumlulu�unu �stlenmi�tir. Tatl� b�l�m�nde hi�bir zaman ek�i, ek�i b�l�m�nde hi�bir zaman ac� alg�lanmaz.
Dilin �zerindeki �e�itli tatlar� almaya yarayan bu b�l�mlere "glukofor" ad� verilir. (P. W. Atkins, Molecules, sf. 106-107)
"Tatl�" duyusu, dilin �n k�sm�nda bulunmaktad�r. Yani tatl� glukoforu �n k�s�mdad�r. Glukoforun yap�s�nda protein bulunur. D��ar�dan gelen herhangi bir tat molek�l� buraya ula�t���nda, s�z konusu protein molek�l� ile hidrojen ba�lar� kurar ve beyne bir sinyal g�nderir. B�ylelikle, yedi�imiz �eyin "tatl�" oldu�unu ve bir elmaya ait oldu�unu anlayabiliriz.
Peki acaba glukofor, tatl� molek�l�n� nereden tan�r? Glukoforlar�n �zelli�i belli bir geometrik d�zenlemeye sahip olan atom grubunu ay�rt edebilmeleridir. Dilin �n k�sm�, kendisine uyumlu geometrik yap�daki molek�ller kendisine ba�lanabildi�i i�in "tatl�y�" alg�lar. Bunu bir t�r yap-boz oyununa benzetebiliriz. Uygun bo�luklar� doldurabilen uygun �ekildeki par�alar, dilin �zerinde belirlenmi� yerlerine yerle�mektedir. Yerle�tikleri yere g�re de bir his olu�tururlar. Tatl� molek�lleri, hi�bir zaman ac� i�in belirlenmi� b�lgeye ba�lanmayacak, oradaki bo�luklar� doldurmayacakt�r. ��nk� geometrik �ekilleri buna uygun de�ildir.
�e�itli tatland�r�c�lar, tat molek�lleriyle dildeki bo�luklar�n uyumunu sa�layan bu yap-boz oyununun kural�na ba�l� kal�narak meydana getirilmi�tir. "Tatl�" �zelli�i g�sterebilmesi i�in dilin tatl� alg�layan b�l�m�ndeki bo�luklara uygun molek�ller �zel olarak geli�tirilmekte ve beyinde tatl� hissinin olu�mas� sa�lanmaktad�r. Bu sayede d���k kalorili ve �eker �zelli�i g�stermeyen tatland�r�c�lar�n olu�mas� sa�lanmaktad�r. (https://www. newton. dep.anl.gov /askaci/bio99/bio 99222.htm)
Bu asl�nda bir ba�ka ger�e�i vurgulamak a��s�ndan da �nemli bir taklittir. Al�nan tat, sadece bir alg�d�r. Ortada �eker olmamas�na ra�men beynin yedi�i �eyi �ekerli alg�lamas� bunu a��k�a kan�tlamaktad�r. Bedenin i�inde, d��ar�da var olan maddelerden ba��ms�z bir duyu sistemi bulunmaktad�r. Yan�lt�c� bir taktikle, asl�nda olmayan bir �eyi beyne var gibi g�stermek, beynin alg�lad��� �eyin d��ar�daki ile bir ba�lant�s� olmad���n� da kan�tlar. Tatland�r�c�lar� tatt���m�zda asl�nda d��ar�da �eker yoktur. Ama biz �yle zannederiz. Peki bu durumda ger�ek �ekerin var olup olmad���ndan nas�l emin olabiliriz? Sadece alg�lar�m�zla muhatap oldu�umuz i�in bundan ku�kusuz hi�bir zaman emin olamay�z.
Beyne alg� olarak ula�an �ey, b�t�n bu molek�llerin, �ekillerin ve kimyasal ba�lar�n �tesinde, sadece elektrik sinyalleridir. Beyin, gelen bu sinyalleri "tatl�" olarak alg�lar. Ancak bu sinyali neye g�re ay�rt etti�i belli de�ildir. ��nk� dilden beyne ula�an bu elektrik sinyalleri, di�er t�m duyular�m�zda oldu�u gibi beyne do�ru giden ve ya�, su ve proteinden ibaret olan sinirler boyunca ilerlerler. Bu durumda soral�m: Bir muz ya da �eker acaba ger�ekten tatl� m�d�r? Bundan emin olabilir miyiz? Bundan emin olabilmek ku�kusuz ki m�mk�n de�ildir. D�� d�nyada var olan her�ey elektrik sinyalleri �eklinde beynimize ula�t���ndan, d�� d�nyada var olan nesnelerin hi�bir zaman asl� ile muhatap olamay�z. Bu durumda yedi�imiz �eker bize g�re tatl�d�r, yani beynimiz kendisine gelen elektrik sinyallerini tatl� olarak alg�lar. Ama ger�ekte onun tatl� oldu�una dair hi�bir kan�t�m�z yoktur.
Molek�llerin, dilin �zerinde kendileri i�in belirlenmi� �zel bo�luklara sahip olmalar� b�y�k bir tasar�md�r. Tatl�y� tatl�, ac�y� ac� yapan molek�l �zelli�i �zel olarak belirlenmi� ve dilin tatl�y� veya ac�y� alg�lama b�lgesi bu molek�llere ba�lanacak �zel bir �ekil ile yarat�lm��t�r. B�t�n bunlar�n ger�ekle�ebilmesi i�in bir plan ve ak�l gerekmektedir.
Dilde, besinlerdeki tadlar� alg�layan b�yle bir mekanizman�n bulunmas�, ku�kusuz bir tesad�f de�il, Allah'�n insan i�in yaratt��� b�y�k bir nimettir. G�zle g�r�lmeyen molek�llerin birbirlerinden farkl� hisler, birbirlerinden farkl� lezzetler ve �e�itler meydana getiren �ekiller edinmi� olmalar� ve dilin de bu molek�llerin bi�imlerine uygun bir d�zende dizayn edilmi� olmas� a��k bir tasar�m ispat�d�r. Dilin d��ar�daki tat molek�llerinden, tat molek�llerinin de dilden ba��ms�z olarak geli�meleri imkans�zd�r. Bu tasar�m, tatlar�n ve dilin birbirinden ba��ms�z olmad�klar�n� ortaya koymaktad�r. G�r�ld��� gibi, �evremizdeki canl�-cans�z her varl�k, kendi bedenimizde ger�ekle�en her olay bizlere, Allah'�n varl���n�, sonsuz g�c�n� ve �st�n yarat���n� g�stermektedir. Alemlerin Rabbi Allah Kuran�da bu ger�e�i �u �ekilde a��klam��t�r:
"G�rm�yor musunuz ki, ��phesiz Allah, g�klerde ve yerde olanlar� emrinize amade k�lm��, a��k ve gizli sizin �zerinizdeki nimetlerini geni�letip-tamamlam��t�r. (Buna ra�men) �nsanlardan �yleleri vard�r ki, hi�bir ilme dayanmadan, bir yol g�sterici ve ayd�nlat�c� bir kitap olmadan Allah hakk�nda m�cadele edip durur."(Lokman Suresi, 20)










�zg�rl�k, hemen hemen her toplum ve ideolojiden ki�inin hemfikir oldu�u ve savundu�u bir kavramd�r. �nsanl�k tarihindeki �at��malar�n, sava�lar�n �o�undaki ama�, �zg�rl��� kazanmak olmu�tur.
Bat� d���ncesinin �zg�rl��e verdi�i anlam� ��yle �zetleyebiliriz: �zg�rl�k, insana, di�er insanlar (toplum) ya da devlet -veya ba�ka herhangi bir kurum- taraf�ndan hi�bir k�s�tlama ve bask� yap�lmamas�d�r.Bug�n Bat� toplumlar�n�n i�inde bulunduklar� toplumsal yap�, modern Bat� felsefesi taraf�ndan tarifi yap�lan "�zg�rl�k" kavram�n�n, insan�n kurtulu�unu sa�lamad���n� g�stermektedir.



Okullarda, bilimsel kaynaklarda ve bir k�s�m medyada, teori ispatlanm�� bir ger�ek gibi sunulmakta, pek �ok insan da bu nedenle evrimi hi� sorgulamadan kabul etmektedir. Oysa her ge�en g�n geli�en, paleoantropoloji, antropoloji ve mikrobiyoloji gibi bilim dallar�, s�z�n� etti�imiz yayg�n inan���n aksine, evrim teorisini s�rekli yalanlamaktad�rlar. Evrimi ispatlamak i�in 150 y�ld�r aral�ks�z s�rd�r�len �al��malar, teoriyi ��r�tmekten ba�ka bir sonuca varamam��lard�r.
Bu ger�e�e ra�men, evrim teorisinin bu denli yayg�n bir bi�imde savunulmas� ve insanlara empoze edilmesinin tek nedeni ise, teorinin ideolojik y�n�d�r.