OSMANLI YAHUD�LER�
Cahiliye Toplumunda Y�NET�C� KARAKTER�
S�per G��l� Malzeme Elde Etme Yolunda Yeni Aray��lar: �r�mcek Ipe�i �reten Ke�iler

Etraf�n�zdaki Her�ey Gibi Asl�nda Siz de Molek�llerden Olu�uyorsunuz!
D�nyay� Kana Bulayan iki Siyasi G�c�n Benzerlikleri S�YON�ZM ve HA�LILAR
Bilimin Rotasi Do�ru �izilmelidir
DO�A ve TEKNOLOJ�

Kuran'da Kadina Verilen �nem
Kibris'ta D�n�m Noktasi
Atomdaki Tasar�m�n A�t��� Yeni Ufuk: �letken Plastikler
Ka��n�lmaz Ger�ekler Ya�l�l�k ve �l�m

www.harunyahya.org

Ara�t�rma'dan



D�nyaya �rnek bir model: OSMANLI NiZAMI


21.y�zy�lda t�m d�nyada iktisadi, siyasi, sosyal ve k�lt�rel alanlarda dengeler h�zla de�i�mektedir. Baz� ortak de�erler, yerel ve milli s�n�rlar� a�arak d�nya �ap�nda yay�lmakta ve kabul g�rmektedir.

Bug�n �lkeler, ba�ta iktisadi olmak �zere, bir�ok alanda birbirleriyle ittifak yapma e�ilimleri i�erisindedirler. Sosyalizmin ��k��� ile birlikte s�n�rlar y�k�lm��t�r. Art�k iki kutuplu bir d�nya yoktur. Bir taraftan d�nyada globalle�me ile ticari s�n�rlar kalkarken, di�er taraftan b�lgesel ekonomik i� birlikleri sayesinde d�nya co�rafyas�nda yeni "kutupla�malar" olu�maktad�r. Bu kutupla�malar�n alt�nda yatan sebebin de medeniyetler aras� farklar oldu�u iddia edilmektedir. Do�al olarak da medeniyetleri olu�turan en �nemli �zelliklerin ba��nda etnik ve dini yap�lar gelmektedir. Bir di�er husus ise medeniyetlerin d�nya tarihinin her d�neminde var oldu�u ve ilerlemenin ancak birbirleri aras�ndaki al��veri�in artmas�yla ger�ekle�ebildi�i ger�e�idir.

�leti�imin artmas�yla d�nya giderek daha da k���lmektedir. Bu da d�nyadaki farkl� k�lt�rlerin ve inan�lar�n birbirleriyle, hi�bir engel ve s�n�r olmaks�z�n tan��acaklar�, diyalog kuracaklar� ve i�birli�i yapacaklar� yeni bir d�nemin habercisidir. Bu i�birli�i ve bar�� ortam�n� sa�layabilmek i�in tarihten birtak�m dersler ��karmak gerekmektedir.

Tarih boyunca T�rk-�slam medeniyeti, bu diyalog ve i�birli�inin �nc�s� olmu�tur. Tarihteki en yak�n �rnek olan Osmanl� �mparatorlu�u, tek ba��na bunu kan�tlamaktad�r.

Cihan �mparatorlu�u: Osmanl�



Osmanl� topraklar�, en geni� oldu�u d�nemde, 24 milyon km2'yi bulan y�z�l��m�yle neredeyse Amerika k�tas� kadar geni� bir alan� kaplamaktad�r. Bu b�y�k co�rafya, otuzdan fazla milleti ve �� ilahi dinin merkezlerini �zerinde bar�nd�r�yordu. Balkanlar, Kafkasya veya Ortado�u gibi, bug�n her biri ayr� ayr� siyasi par�alanm��l��� ve uzla�mazl��� ifade eden b�lgeler, o d�nemde tesis edilen bar���n birer kalesi oldular. Daha �tesi, b�ylesine kar���k etnik ve dini yap�s�na kar��n, Osmanl� �mparatorlu�u'nda herhangi bir "Medeniyetler �at��mas�" ger�ekle�memi�ti. �mparatorlu�un s�n�rlar� i�inde kurulan bar�� ortam�ndan, 600 y�ll�k hakimiyet d�neminin 400 y�l� boyunca herhangi bir ��z�lme olmam��t�. Gerileme d�nemi ad� verilen 200 y�l boyunca bile �ok fazla toprak kaybetmeyen, y�k�l�� d�nemi olan 20. y�zy�l�n ba�lar�na kadar g�c�n� ve etkisini muhafaza eden Osmanl�, "cihan devleti" �nvan�n� hak etmektedir.

Ku�kusuz b�ylesine b�y�k bir devletin bu kadar uzun �m�rl� olmas�n� yaln�zca askeri g��le a��klamak m�mk�n de�ildir. Osmanl� Devleti'ni cihan devleti �nvan�na lay�k k�lan unsurlar�n ba��nda, temelini dayand�rd��� ve g�c�n� ald��� manevi de�erler gelmektedir. Bunun sebebi; Osmanl� �mparatorlu�u'nun, "millet sistemi" ad� verilen bir d�zenle y�netiliyor olmas� ve farkl� inan�lara sahip insanlara, kendi inan�lar�na ve hatta hukuk sistemlerine uygun �ekilde ya�ama imkan� tan�mas�yd�. Osmanl� Nizam� denilen anlay��, s�n�rlar� i�inde bulunan medeniyetleri ortak k�lt�rde birle�tirmek ve itici g�� olan T�rk-�slam ahlak�yla y�nlendirmeyi ifade etmekteydi. Bu do�rultuda T�rkler ister Balkanlar'da, ister Kafkaslar'da, ister Ortado�u'da ya da Kuzey Afrika'da, k�sacas� gittikleri b�lgelerde, hi� kimseyi dinini ve t�resini de�i�tirmeye zorlamam��lar ve hi� kimseye dininden dolay� zulmetmemi�, kimseyi de hor g�rmemi�lerdir. Her dinden, her mezhepten vatanda� ibadetini diledi�i gibi yerine getirmi�, kendi �rf ve adetlerini uygulama konusunda hi�bir bask� veya zorlamaya maruz kalmam��t�r. ��phesiz Osmanl�'n�n as�rlar boyunca adalet anlay���nda hi�bir sapma olmamas�n�n en �nemli nedeni, bu adalet anlay���n�n Kuran ahlak�ndan kaynaklanm�� olmas�d�r. Bu nedenle s�z konusu co�rafyada ya�ayan milletlerin hepsi T�rk adaletine, ho�g�r�s�ne ve kendilerine sa�lanan bar�� ortam�na �ahitlik etmi�lerdir. Bu durum her dinden ve �rktan insan�n T�rk-�slam ahlak�n�n y�netiminden raz� olmalar�yla sonu�lanm��t�r. Bunun neticesinde, d��ar�dan gelen sald�r�lara kar�� bu topraklarda ya�ayanlar da, severek ve isteyerek-, y�netiminden memnun kald�klar� Osmanl� Devleti'nin yan�nda yer alm��lard�r.

Alt� Asr�n S�per G�c�




Bahsi ge�en b�t�n bu �zellikleriyle Osmanl� �mparatorlu�u, d�neminin itici g�c� ve s�per kuvvetiydi. S�rekli geni�leyen s�n�rlar�nda, bir�ok k�lt�r ve medeniyetle i� i�e ya��yordu. Hakim oldu�u topraklardan yay�lan anlay�� k�sa zamanda s�n�rlar�n�n �tesine ge�mi� ve bir "Osmanl� D�nyas�" olu�turmu�tu. Bu sayede, medeniyetler s�rekli bir al��veri� i�inde olabiliyorlard�. Y�zy�llarca, s�n�rlar�n� a�an bir co�rafya �zerinde ekonominin, inanc�n, k�lt�r�n ve hukukun lokomotifi "Osmanl�" oldu. B�y�k Avrupa devletlerinin aralar�ndaki kritik kararlar, bahsi ge�en "Osmanl� D�nyas�" hesap edilerek al�n�yordu. Fransa Kral�n�n himaye edilmesi �rne�inde oldu�u gibi, yabanc�lar�n aralar�ndaki anla�mazl�klarda dahi Osmanl� padi�ah� hakem k�l�n�yordu. Osmanl� Devleti, �slam D�nyas�n�n lideri oldu�u kadar bir�ok Avrupa devletinin de lideriydi. Bir�ok kral Osmanl� Padi�ah�n�n izniyle ta� giyiyordu. Osmanl� Devleti hem d�neminin hakim devleti, hem de bar�� ve huzurun sa�lay�c�s�yd�. Yay�lmac� ve geni�leyici bir politika izlemesine kar��n, ama� daha fazla toprak kazanmak de�il, fethedilen b�lgelere T�rk-�slam ahlak�n�n getirdi�i adaleti ve bar��� yayabilmekti.

"Medeniyetler �at��mas�" tezinin sahibi Samuel Huntington bu ger�e�i; "�slam toplumu y�zy�l�n ilk b�l�m�ne kadar lider bir devlete sahipti. Bu da a��k bir �ekilde Osmanl� �mparatorlu�u'ydu" diyerek a��k�a ifade etmekteydi. (Samuel Huntington'un T�rkiye'de verdi�i Konferans, Sermaye Piyasas� Kurulu Yay�nlar�, Ankara,1997, s. 238)

Osmanl�'n�n �zinden



Siyaset tarihi g�stermektedir ki, d�nya siyasetinde etkin olmak isteyen her fikir, her�eyden �nce "Osmanl� hinterland�" olarak an�lan b�lgelere hitap edebilmelidir. ��nk� d�nya siyasetinin ana hatlar� bu co�rafyan�n etraf�nda �ekillenmektedir. Ancak bu co�rafyada Osmanl� Devleti'nin ard�ndan, aradan ge�en bunca zamana ve denenen her t�rl� rejim ve uygulamaya kar��n, huzur ve istikrar hala sa�lanamam��t�r. Gerek Balkanlar, gerekse Ortado�u ve Kafkasya, sava�lar�n ve �at��malar�n a��r y�k� alt�nda ezilmektedir. T�rkiye'nin tam merkezinde yer ald��� "Osmanl� Co�rafyas�" halen hareketli ve kar���k bir yap�ya sahiptir. Osmanl� Devleti'nin siyasi olarak varl���n�n ortadan kalkmas�n�n ard�ndan bu b�lgede olu�an bo�luk hen�z doldurulamam�� ve ger�ek anlamda bir g�ven ortam� sa�lanamam��t�r. Bu durum ayn� topraklarda as�rlar boyunca �rnek bir "birlikte ya�ama modeli" uygulayan M�sl�man T�rk Milleti �zerinde dikkatlerin yo�unla�mas�na neden olmaktad�r. Bu modelin g�n�m�zde ve gelecekte nas�l ger�ekle�tirilebilece�i d���n�ld���nde, akla ilk gelen yine M�sl�man T�rk Milleti'dir. Nitekim son y�llarda pek �ok devlet adam� ve siyaset bilimci, Osmanl� Devleti'nin ba�ar�yla y�r�tm�� oldu�u adil y�netim sistemini incelemektedir. Bu incelemelerdeki ama�, d�nya �zerinde sa�lanmak istenen bar�� ortam�n�n fikri temelinin, ge�mi�te Osmanl�'da yatt��� ger�e�idir. Osmanl� modelinin Bat�l�lar taraf�ndan da bir model olarak g�r�ld���n�, London School of Economics'te Avrupa D���ncesi Profes�r� olan John Gray'de kendisiyle yap�lan bir r�portajda a��k�a ifade etmi�ti. D�nyan�n sayg�n dergilerinden New Perspectives Quarterly'nin T�rkiye bask�s�nda yay�nlanan r�portajda Gray "End�l�s Emevileri'nin, Osmanl�lar�n ho�g�r�l� yakla��mlar� g�n�m�z d�nyas� i�in yol g�sterici olabilir" diyordu. (NPQ, Cilt 3, Say� 2, 2001, s.13)

Pek �ok tarih�i ve siyaset bilimci de bu ger�e�e dikkat �ekmektedir. Bunlardan biri, d�nyaca �nl� Ortado�u uzman� Columbia �niversitesi'nden Prof. Dr. Edward Said'dir. Kud�sl� H�ristiyan bir aileden gelen ve Amerikan �niversitelerinde �al��malar�n� s�rd�ren Edward Said, �srail'de yay�nlanan Ha'aretz gazetesinin kendisiyle yapt��� bir r�portaj�nda Ortado�u'da kal�c� bir bar���n in�a edilebilmesi i�in "Osmanl� Millet Sistemi"ni �nermi�tir. Said'in yorumu ��yledir:

"Arap d�nyas�ndaki di�er az�nl�klar nas�l ya�ayabiliyorsa, (Araplar aras�ndaki) bir Yahudi az�nl���n�n ya�amas� da m�mk�nd�r... Bu, Osmanl� �mparatorlu�u alt�nda gayet iyi i�lemi�tir. Onlar�n sistemi, �u an sahip oldu�umuzdan �ok daha insanc�l g�z�kmektedir." (18.8.2000, Ha'aretz Gazetesi; A�ustos 2000)
Osmanl� modeli gibi Balkanlar ve Ortado�u'daki farkl� etnik kimlik ve dinleri kucaklayan bir stratejinin geli�tirilmesiyle, b�l�nm��l��� ve siyasi par�alanm��l��� ifade eden bu b�lgelerde huzur ve g�ven ortam� tesis edilebilir. Bu stratejinin dayanak noktas� ise, T�rk-�slam k�lt�r�nde yatmaktad�r. (Harun Yahya, T�rk'�n D�nya Nizam�)

Osmanl� Adaleti




Osmanl� �mparatorlu�u, M�sl�manlar taraf�ndan y�netilen bir �slam devleti olmas�na kar��n, tebas�n� zorla �slamla�t�rmak gibi bir amaca sahip de�ildi. Aksine, Osmanl� Devleti, gayrim�slimlere de g�venlik ve huzur sa�lamay�, onlar� adaletle ve �slam idaresinden raz� olacaklar� �ekilde y�netmeyi hedefliyordu.

Oysa ayn� d�nemlerde d�nya �zerindeki di�er b�y�k devletler �ok daha kat�, bask�c� ve m�samahas�z bir y�netim anlay���na sahiptiler. �spanya Krall���, �ber Yar�madas�'nda M�sl�manlar�n ve Yahudilerin varl���na tahamm�l edememi� ve her iki topluma kar�� b�y�k bir vah�et uygulam��t�. Di�er pek �ok Avrupa �lkesinde Yahudilere sadece Yahudi olduklar� i�in bask�lar uygulan�yor (�rne�in gettolara hapsediliyorlar), hatta kimi zaman toplu katliamlara ("pogrom"lara) hedef oluyorlard�. H�ristiyanlar birbirlerine kar�� bile tahamm�ls�zd�ler; Katolik ve Protestanlar aras�ndaki �at��malar, 16. ve 17. y�zy�l boyunca Avrupa'y� kan g�l�ne �evirdi. 1618-48 y�llar� aras�nda ya�anan "30 Y�l Sava�lar�", temelde Katolik-Protestan �at��mas�n�n bir sonucuydu. Bu sava� sonucunda Orta Avrupa adeta bir harabeye d�nd�, sadece Almanya'da 15 milyonluk n�fusun ��te biri yok oldu.

Bu ortamda Osmanl�'n�n kurdu�u idarenin son derece insanc�l olmas� ku�kusuz �nemli bir ger�ektir. �mparatorluk s�n�rlar� i�inde hakimiyetin me�ruiyeti tek bir hususla �l��l�rd�; o da adaletti.

Yukar�daki t�m tarihi ger�ekler ve Osmanl� sistemi birlikte de�erlendirildi�inde, Osmanl�'daki bar���n, huzurun ve adaletin kayna�� olan M�sl�man T�rk ahlak�n�n, en ideal toplum modelini olu�turdu�u ger�e�i a��k�a ortaya ��kmaktad�r.
















�zg�rl�k, hemen hemen her toplum ve ideolojiden ki�inin hemfikir oldu�u ve savundu�u bir kavramd�r. �nsanl�k tarihindeki �at��malar�n, sava�lar�n �o�undaki ama�, �zg�rl��� kazanmak olmu�tur.
Bat� d���ncesinin �zg�rl��e verdi�i anlam� ��yle �zetleyebiliriz: �zg�rl�k, insana, di�er insanlar (toplum) ya da devlet -veya ba�ka herhangi bir kurum- taraf�ndan hi�bir k�s�tlama ve bask� yap�lmamas�d�r.Bug�n Bat� toplumlar�n�n i�inde bulunduklar� toplumsal yap�, modern Bat� felsefesi taraf�ndan tarifi yap�lan "�zg�rl�k" kavram�n�n, insan�n kurtulu�unu sa�lamad���n� g�stermektedir.



Okullarda, bilimsel kaynaklarda ve bir k�s�m medyada, teori ispatlanm�� bir ger�ek gibi sunulmakta, pek �ok insan da bu nedenle evrimi hi� sorgulamadan kabul etmektedir. Oysa her ge�en g�n geli�en, paleoantropoloji, antropoloji ve mikrobiyoloji gibi bilim dallar�, s�z�n� etti�imiz yayg�n inan���n aksine, evrim teorisini s�rekli yalanlamaktad�rlar. Evrimi ispatlamak i�in 150 y�ld�r aral�ks�z s�rd�r�len �al��malar, teoriyi ��r�tmekten ba�ka bir sonuca varamam��lard�r.
Bu ger�e�e ra�men, evrim teorisinin bu denli yayg�n bir bi�imde savunulmas� ve insanlara empoze edilmesinin tek nedeni ise, teorinin ideolojik y�n�d�r.